Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rakı masası...

Yazın, kalan eşyalarını almak için uğradığı günlerden biriydi. Güneş yanaklarımızı ufak ufak ısırsa da hafif bir ürperti geliyordu arada. Bahçedeki ortancalar yavaştan döküyordu çiçeklerini. Eylül görmüş geçirmiş gözlerini süzerek vakur bir edayla şehrimize gireli beş gün olmuştu. Seviyordum Eylül’ü, ince belli bir kadın gibiydi; nazlı ama biraz soğuk. Saçlarımı kurulamayı bırakıp sigaramdan bir nefes daha çektim. Bornozumu çıkarıp giyinmeye başladım. Siyah pantolonumun ütüsü jilet gibiydi. Kırmızı gömleğimin manşetlerini düzgünce katlayıp amcamın fakülteden mezun olduğum zaman hediye ettiği gümüş kol düğmelerini taktım. Rugan iskarpinlerimi giyip bağcıklarını bağladım, fiyongun iki tarafı da eşit boya gelecek şekilde. Ayakkabılarımla takım kemerimi de takarken perde arasından bahçeye saldım bakışlarımı. Bizimkiler gülüşerek sofrayı kuruyordu. Yemekleri ben yapınca bu iş de onlara kalmıştı tabi. Ben yemek kokusundan kurtulayım diye duş alırken, onlar sofrayı çoktan kurmuş olmalıydı as