Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

pazar sabahı...

daha tatlı uyandırmak için bir 10 dakika kadar yaprakla gıdıklamaya çalışmıştım ama başaramadım. üzerimde mutfak önlüğüyle yatağa girip arkasından sarıldım, sürekli olarak öpüyor ve konuşuyordum ama bu da fayda etmemişti. son çare olarak annemin ben çocukken kullandığı yönteme başvurdum. burnunu sıktım! bir hışımla doğruldu yatakta. birkaç saniyelik ayılma sürecinden sonra amansız bir yastık savaşını başlattı suratıma indirdiği darbeyle. yatak odası dar gelmişti artık, aşağı salona indik. savaş hala devam ediyor, nefes almakta güçlük çekmeye başladığımız halde kahkaha atarak kendimizi zorluyorduk. sonunda "tamam" dedi, "yoksa öleceğim, dur." savaşı bitirdik. ben bir kanepeye attım kendimi, o karşıdakine. nefes ritmini normale getirdikten sonra kafasını bana çevirdi. - ne bu hal? - ne var halimde? - pijama altının üzerine mutfak önlüğü falan. seksi olmaya mı çalışıyorsun? amacın beni mi etkilemek? burada büyük bir kahkaha patlattı. - yok canım, bu benim doğal halim.

Ses...

Odaya girdiğini fark etmedim bile. Hiçbir zaman anlamadım zaten eskimiş parkeler üzerinde nasıl bu kadar sessiz yürüyebildiğini. Oysa ben, kadın halimle bile parkeleri gıcırdata çatırdata yürüyorum evin içinde. Evi bilen biri, beni göremese bile anlar nereden nereye gittiğimi. O ise, her zaman olduğu gibi yürürken de kibardı. Sessizce yatağa girip belime sarıldığında anladım geldiğini. Ensemde sıcak nefesi, burnumda traş losyonunun kokusu… Uykuya dalabilmek için olmazsa olmazım olan bu iki unsur da tamamlanınca “Artık uyuyabilirim” dedim içimden. Aynı anda “Geldim yanına, hadi artık uyu” dedi. Benimle ilgili böyle küçük ayrıntıları unutmayışı ve unutmadığını böyle küçük zarifliklerle belli edişi ona olan sevgimi perçinliyordu. Suratıma koca bir gülümseme yayıldı; - Aslında uykum yok değil. Ama biraz konuşalım. Olmaz mı? - Peki. Neyden bahsedelim? “Gelecekten…” dedim, yüzüme yayılan tebessümün yüz ölçümünü büyüterek. O’ndan, on sene sonrasına dair hayaller kurmasını istedim. Bizi ne şek